Ömer Hayyam...

Şâir, yazar, astronom, matematikçi, filozof, bilim insanı... Müthiş bir insan. İnsan hayretler içinde kalıyor geçmiş zamânın evlâdına bakıp, nasıl bu kadar becerikli oluyor diye... Biz daha düşünmeye bile üşenirken nasıl çok yönlü bir kişilik olabiliyorlar değil mi? Elbette şaşıyorum, zamânın evlâtlarına bakıp aralarında çığ gibi farkların olmasına... 

Bizzat şehâdet ettiğim bir olayla izâh etmek isterim. Şuanda aktif olarak öğrenim gördüğüm üniversitede bir öğrenci topluluğunun konferansına katılmıştım. Konferanslarına bir şâir aynı zamanda bir yazar olan(ismini vermeyeceğim) bir zâtı çağırmışlardı. Bu zâtı tanımıyordum elbette ancak davet edildiğim için gidiyordum. Konferansa katıldım nihâyetinde. Bahsettiğim yazarın konuşma vakti geldi ve konuşmasına kendince prensip hâline getirdiği bir konuşmayla başladı, “merhâba” diyerek. Arapça “merhabâ” kelimesinin anlamı yani “rahat olunuz, benden size zarâr gelmez vs...” mânâsı üzerinde durdu ve bu kelimenin ışığında ondan fiziksel bir zarar gelmeyeceğini ancak fikrî bir zarâr gelebeliceği ikâzında bulundu. Tabiki bu bir latifeydi onun için. Ancak konuşma ilerledikçe toy öğrenciler için gerçekten fikren ne kadar zarâr verdiğinin farkına vardım... Kur’ân’da geçen “düşünmek” kelimesi üzerinde yoğunlukla durdu ve  birtakım âyetlerden bahsetti vs. Kısaca anlatmak istediğini söyleyeyim uzatmadan; insanlara düşünmenin önemini Allah’ın kitabında kaç defa geçtiğini anlatarak açıklamaya çalıştı. Ancak Allah’ın kitabını okuyan bir insana yakışmayacak birtakım ifâdelerine şahit oldum ki bu beni çok üzdü ve bir o kadar kızdırdı. Resmen akademik bir eğitim yuvasında ötekileştirme, bölücülük yapan sözde bir “aydın, yazar” olan ama benim için gâyet sıradan bir insan vardı... İnsanlara “düşünmek” üzerine bir konuşma yaparken düşünemeyen bir insandan bahsediyorum. Kur’ân’da düşünmenin önemi izâh edildiği gibi insanları gruplara bölmemenin, ötekileştirmemenin de öneminin vurgulandığının açık olduğunu düşünüyorum. Her neyse, biraz sakinleşip ve o sırada biraz daha dinlemeyi ihmâl etmeyip konferansı terk ettim. Hâsılı bunu neden anlattığımı iyi anlamanızı istiyorum. Günümüzde bu tür şarlatanlara sıkça rastlıyoruz, hatta daha beterlerine. Bir gürûhun eseridir onların fikirleri ve tavırları... ve bu gürûh bizi içten yiyip bitiriyor. Buradan sonrasını vicdânınıza bırakıyorum.

Zamanın yetiştirdiği günümüz evlatlarına bakınız. Sadece bir dinci olamıyorlar, sadece bir yazar olamıyorlar, sadece bir insan olamıyorlar bile... Birde yine geçmiş zamânın yetiştirdiği Ömer Hayyam’a bakınız... Saygıyla anıyorum, büyük bir zât! Allah’ın selâmı üzerine olsun. Allah râzı olsun... 

Sizlere mânidâr bir şiirini bırakıp sözlerimi bitiriyorum. Vesselam.

Adil davranmadıktan sonra
Hacı, hoca olmuşsun kaç para? 
Hırka, tesbih, post, seccade güzel ama; 
Tanrı kanar mı bunlara?


 Ömer Hayyam (18 Mayıs 1048 - 4 Aralik 1131)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aşka Dâir Efkâr

Ben kimim? Sahi nedir? Kimdir?

İmkansızlık